“BİNALİ YILDIRIM” VAKÂSI ! Reyhan Demirel’in Yazısı …
Bir siyâsî profil olarak,bu zât-ı muhteremi nasıl bilirdik…???
Genellikle,AKP’nin sempatik yüzü,mütevazı,kibirsiz,kalender,babacan, torun torba sahibi sevimli bir dede falan bilirdik.
Öyle değil mi…
Haa, bir de oğlundan ve gemilerinden bilirdik ama şimdi o husus konumuz dışında…
Tabii bu karakter analizine katılmıyanlar da olabilir ama ortalama olarak böyledir…En sevmeyenler bile sempatik bulur Binali Bey’i…
En azından,31 Mart seçimlerine kadar böyleydi…
Seçimlerden sonra da apar topar “kazandım” diye ortaya çıkışını saymazsak,uzun bir süre sessiz kalarak,yenilgiyi kabul etmiş görünmesi,AKP’nin itirazlarından sanki rahatsızmış gibi bir bir görüntü vermesi,kendisine duyulan sempatiyi daha da arttırmıştı..
Ancaaak,bu sessiz geçen süreçte,ne olduysa oldu ama birşeyler oldu ki olayın rengi değişti…
Şaşırtıcı biçimde,O Binali Yıldırım gitti…”çünkü çaldılar”diyen,sanki içine yeni bir yazılım yüklenmiş,yeni bir Binali Yıldırım geldi…
Artık her ortamda,cami çıkışı,iftar sofraları, çarşı pazar ve ekranlarda “çaldılar ben mağdurum” demeye başladı…
YSK’nın gerekçesiz gerekçeli kararında bile “çalma”eylemini çağrıştıracak bir tek ibare,imâ ve delil olmamasına rağmen,Beyefendi, “çaldılar”demeyi ısrarla sürdürdü…
Ve hattâ bu iddiasını “sandık kurulu Başkanları seçmenin tipine bakarak pusulayı vermemiş olabilirler..” gibi absürd,akla,mantığa ve hiçbir gerçekliğe sığmayan tezlerle(!) güçlendirmeye çalıştı…
Şimdiii…Bütün bu garabetten sonra,bir tv kanalında,sunucunun sorduğu soruya,bir siyâsî facia olarak tarihe geçecek,şu cevabı verdi Binali Yıldırım…
” Efendim mecburdum öyle demeye..!!!! Algı operasyonu yapıldı.Ben sesimi duyuramıyorum.
Kendimi ifade edemiyorum.En büyük mağdur benim..Onun için öyle şeyettim…Gayet tabii canım..Gayet tabii..”
İnanılır gibi değil ama cevap aynen bu…
Bu ülkede Başbakanlık,TBMM Başkanlığı yapmış bir şahsiyetin cevabı bu…
Yani, yalan söylemeye mecburdum diyor…
Aslında çalınma olmadığını itiraf ediyor…
İşin garip tarafı,itiraf ederken de sesinde ve mimiklerinde en ufak bir mahçubiyet belirtisi olmadığı gibi aksine “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misâli hafiften bir diklenme var…”Gayet tabii…Gayet tabii.” diyerek…
Yani “çaldılar” diye birilerine iftira etmek,gayet tabiiymiş…
Mecbur kalınca “yalan söylemek”gayet tabiiymiş…
Gerçekten bu açıklama, tam bir facia..!!!
Milletin aklıyla dalga geçilen,skandal bir açıklama…
Ayrıca,Devletin bütün kontrol mekanizmaları,güçleri ve medyanın nerdeyse tamamı emrinizdeyken, “sesimi duyuramadım” ne demek..???
“En büyük mağdur benim” demek,ne demek..???
Elinden mazbatası alınan Ekrem İmamoğlu’nun durumu ne oluyor acaba…???
Ve burdan şunu anlıyoruz ki,Binali Y. her mağduriyet olayında,sonu ” mecburdum”la biten vicdanî ve hukukî olmayan gerekçeler üretebilecek kapasitedeymiş demek ki…
Siyasî jargonda bu duruma Makyavelizm deniliyor..!!!
Peki,İslâm’da bu duruma ne deniliyor: “Yalan söyleyenler,iftira edenler,Allah’ın ayetlerine inanmayanlardır.”( NAHL 105)
Bir başka ayette: “Ey imân edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.” (AHZAB 33)deniliyor…
Ben ne diyorum:
Dünyevî adâletten artık,umudumu kesmiş bulunduğum için,İlâhî adâletin tecellî etmesini bekliyorum..!!!!!
Canım kardeşim,yeni yayın hayatın hayırlı uğurlu olsun..Yazılarını okuyorum,çok isabetli konulara parmak basıyorsun ,eline sağlık..Yalnız Abdülhamit devrinde yaşadığımızı da unutma…
ağzına diline sağlık kardeşim.