“Bayram İkramiyesi” Zeki Karataş Yazdı …

“Yakın geçmişte bir yıl önceki genel seçimlerde siyasi partilerin vaatleri arasında yer alan bayram ikramiyeleri çok konuşuldu.

 Anayasamızda “I. Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı MADDE 17- Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” denmektedir.

Devletimiz maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme yönünde yine vatandaşımıza yardımcı olmak zorundadır. Bunu gerçekleştirirken toplanan vergi ve benzeri ödeneklerle toplanan kaynakları kullanır.

Yine dinimizde ise alınan zekatlarla ihtiyaç sahibi kişi ve ailelerin daha iyi şartlarda yaşamlarını sürdürmeleri için yardımlarda bulunulmuştur. Bu gibi yardımlar, ikramiyeler ve benzeri uygulamalar vatandaşın maddi ve manevi varlığını daha iyi şartlara taşıyacağından DEVLETİMİZİN ASLİ GÖREVLERİNDEN sayılır.

Bir parti bir maaş olacak şekilde, diğer bir parti ise 1000 TL olacak şekilde ve tüm partiler ikramiyelerin sürekli olarak verilmesi sözlerinde bulunmuşlardı.

Bu vaatler takip eden süreç içerisinde seçimlerden önce olacak şekilde ve ilk gelen bayram ile hayata geçti.

Önümüzde bayram var ve hak sahiplerine ödemeler yapılacak. Devletimizin, yöneticilerimiz  bu ve benzeri asli görevlerini yerine getirirken karşılık bekleyemez. Umarım yapılan bu ödemeler için hak sahiplerine ilgili yöneticilerce olumsuz cümleler kurulmaz. Bir beklenti içine girilmez.

Basında çıkan haberlere bakıldığında hak sahiplerine 1000 TL olarak ödemeler bayram öncesi 31 Mayıs itibarı ile başlayacağı ifade edilmekte.

Ödemelerin yapıldığı ilk tarih ile günümüz arasında neler değişti? Basit bir örnek ile o gün alınan ikramiye ile kaç kilogram et alınabiliyordu? Bu gün alınan ikramiye ile kaç kilogram et alınabiliyor? Örneklemeler akaryakıt, gıda ve benzeri arttırılabilir.  Her ne kadar miktar aynı olsa da geçen yıldan bu güne değer kaybına uğradığı, Ekonomik değişim (kötüleşmesi) daha kolay görülebilir.

Oysa ki emeklilerimiz için hayata geçirilen iyileştirme uygulaması miktarı sabit tutulmalı mıydı?

Yoksa Ekonomik durum ve enflasyon şartlarına uygun olarak arttırılmalı mıydı?”